HABERİN VİDEOSU 

Çocuklar İçin Doğal Bir Terapi: Yeşim Saydanın Ebrû Yolculuğu

“Lahza” Ebrû Sergisi kapsamında Zeynep Acarın yoldaşları ve aynı zamanda uzun süredir ebrû ile ilgilenen talebeleri Yeşim Saydan ve Ayşe Gözleveli, BNC Medya Habere özel açıklamalarda bulundu. Farklı mesleklerden gelen iki isim de ebrû sanatının kendilerine kattığı huzuru ve dönüştürücü etkisini paylaştı.
 

Okul öncesi öğretmeni olan Yeşim Saydan, meslek hayatının son yıllarında ebrû ile tanıştığını belirterek özellikle çocuklarla yapılan çalışmaların önemine dikkat çekti. Saydan, ebrûnun çocuklar için güçlü bir terapi alanı oluşturduğunu söyledi:
 

“Su çok önemli, suyun verdiği his ve renklerle özgürce çalışabilmeleri çocuklarda bambaşka bir etki oluşturuyor. Ebrû yaparken damla miktarı, ortam ısısı, renk uyumu gibi matematiksel süreçler bile devreye giriyor. Bunların hepsi çocuklara dokunduğumuz alanlar. En önemlisi de huzur bulmaları. Ben de kendi iç huzurumu fark ettikçe ebrûya âşık oldum.”
 

Saydan, modern dünyada çocukların dinginliğe çok daha fazla ihtiyaç duyduğunu, ebrûnun bu ihtiyacı karşıladığını vurguladı.
 

Hekimlikten Sanata Uzanan Bir Yol: Ayşe Gözleveli
 

Emekli hekim olan Ayşe Gözleveli, ebrû ile tanışmasının yıllar önce katıldığı bir sergide başladığını anlattı. Hekimlikten sonra yeni bir uğraş arayışına giren Gözleveli, ebrûnun kısa sürede ruhsal bir sığınak haline geldiğini ifade etti:
 

“Bir sergide gördüğüm ebru eserleri aklımda yer etmişti. Emekli olunca araştırmaya başladım ve eğitim aldım. Yaptıkça ruhuma ne kadar iyi geldiğini fark ettim. Renklerin büyüleyici etkisi insanı içine çekiyor. Ortaya çıkan desenler hem dinginlik veriyor hem de zihni tamamen meşgul ediyor.”
 

Gözleveli, ebrûnun sadece çocuklar için değil yetişkinler için de güçlü bir iyileştirici alan sunduğunu söyledi.

“Kendini Arayan Herkese Ebrû” Mesajı
 

Her iki sanatçı da günümüzün hızlı yaşamı içinde insanların kendini kaybettiğini belirterek ebrûnun kişinin kendiyle baş başa kalmasını sağladığını vurguladı. Ve sanatçıların her ikisi de bu duyguyu şöyle özetledi:
 

“Ebrû yaparken sadece kendimle ve huzurla kalıyorum. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Kendini bulmak isteyen herkesin bu sanatla tanışmasını isterim.” Dedi.